TEV'IN DOKUNDUğU HAYATLAR GELECEğI AYDıNLATACAK

1967 yılında Vehbi Koç, sadece bir vakıf kurmadı; aynı zamanda geleceğe ışık tutan bir hikayenin ilk satırlarını yazdı. Türk Eğitim Vakfı (TEV), o günden bu yana on binlerce gencin hayatına dokundu, onların hayallerini gerçekleştirmelerine yardımcı oldu.

 

Vehbi Koç'un vizyonu sadece iş dünyasında değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk alanında da derin izler bıraktı. O, eğitimin bir ülkenin geleceği için ne kadar önemli olduğunu biliyordu.

TEV, her yıl binlerce başarılı, ancak maddi imkânları kısıtlı öğrenciye burs imkânı sunuyor. Bu burslar, sadece maddi destek sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda gençlerin özgüvenlerini artırıyor, onların daha büyük hayaller kurmalarına olanak tanıyor. Bu gençlerden biri, belki de küçük bir köyden çıkan ve TEV bursuyla üniversiteye giden bir kişi olabilir. Bu, sadece bir eğitim desteği değil, aynı zamanda bir yaşam değişimi hikayesidir.

İzmir TEV’nin en aktif şubelerinden biri olarak, gençlerin eğitimine destek olmak için birçok başarılı projeye imza atıyor. Bu projeler, gençlerin hayatlarını değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda onları geleceğin liderleri olarak yetiştiriyor.

İzmir şubesi son yıllarda bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında eğitim projelerine büyük önem veriyor. Özellikle kız öğrencilerin yönlendirilmesi için düzenlenen atölye çalışmaları ve seminerler büyük ilgi görüyor. Bu projeler sayesinde, gençler geleceğin teknolojik dünyasında daha donanımlı hale geliyor.

Sanat ve kültür alanında da önemli projelere imza atan İzmir şubesi, gençlerin sanatsal yeteneklerini keşfetmeleri için çeşitli etkinlikler düzenliyor. Tiyatro, resim ve müzik alanında verilen burslar ve düzenlenen festivaller, gençlerin kendilerini ifade etmelerine olanak tanıyor. Bu projeler, sanata olan ilgiyi artırırken, gençlerin kültürel birikimlerini de zenginleştiriyor.

TEV İzmir, gençlerin kariyer hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmak için mentorluk programları da yapıyor. Başarılı iş insanları ve akademisyenler, öğrencilerle bir araya gelerek onlara rehberlik ediyor. Mentorluk programları, gençlerin kariyer planlarını yapmalarına, hedeflerine daha emin adımlarla ilerlemelerine yardımcı oluyor.

TEV bursiyerleri, sadece kendi hayatlarını değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda toplum için de rol model oluyorlar. Birçok TEV bursiyeri, eğitimlerini tamamladıktan sonra başarılı iş insanları, bilim insanları, sanatçılar ve liderler olarak topluma geri dönüyor. Bu başarı hikayeleri, yeni nesillere ilham veriyor, onların da büyük hayaller kurmalarına yardımcı oluyor.

Türk Eğitim Vakfı, sadece bugünün değil, yarının da hikayesini yazıyor. TEV'nin başarısının ardında, toplumsal dayanışma ve ortak hedefler yatıyor. O yüzden benim için TEV çok başarılı bulduğum vakıfların başında geliyor.

 

Despina Vandi Çeşme’ye TEV için geliyor

 

GEÇEN sene Türk Eğitim Vakfı gençlere umut olmak için Karsu konseri yaptı. Gerçekten müthiş bir konser oldu. Kimse konserin bitmesini istemedi. Zaten unutulmayacak konserlere hep imza attı TEV’in İzmir Şubesi... Bu yıl da karşı kıyıdan müthiş bir sanatçı geliyor. Despina Vandi... Ben Vandi’yi Atina’da çok kez izledim, her seferinde büyülendim.

Bu büyülü sesi size tanıtayım.

1969 yazının sıcak bir gününde, Almanya'nın Tübingen kentinde doğmuş Despina…  Ailesiyle birlikte Yunanistan'a dönene kadar sadece şarkılar mırıldanan bir küçük kızdı. Yunanistan’a gidince her şey değişti.

1994 yılında Despina, “Gela Mou” albümüyle sahneye adım attığında, henüz kimse onun bu kadar büyük bir yıldız olacağını tahmin etmiyordu. Ama o, sahne ışıklarının altında parlamayı başardı. 1997'de “Deka Entoles” albümüyle gelen başarısı, sadece Yunanistan'da değil, tüm dünyada yankı buldu. Onun sesi adeta bir köprü gibiydi.

Yunanistan ile Türkiye arasındaki köprü...

2001 yılında piyasaya sürülen “Gia” albümü, Despina Vandi'yi zirveye taşıdı. Bu albümle bir efsane oldu. Yunan pop ve laiko müziğini harmanlayarak milyonların kalbinde yer etti. Her notası, dinleyicilerin ruhuna dokundu. Ve Despina, sadece Yunanistan'ın değil, tüm dünyanın sevgisini kazandı.

Despina Vandi'nin sanatı, onun kişiliği ve müzikal becerileriyle derinlemesine bağlıdır. Sanatçılar için en zor şey, kendi kültürel köklerini evrensel bir dille ifade edebilmektir. Despina, Yunan müziğinin köklerinden beslenerek, onu modern pop ve dans unsurlarıyla harmanlamayı başardı. Bu, onun sanatında yenilikçi ve cesur bir yaklaşımı temsil ediyor.

Vandi, sahnede sadece bir şarkıcı değil, aynı zamanda bir hikaye anlatıcısıdır. Şarkılarında aşk, ayrılık, umut ve hüzün gibi evrensel temaları işlerken, güçlü vokal performansı ve sahne karizması ile dinleyicilere unutulmaz deneyimler yaşatır.

Bu büyük sanatçı 17 Temmuz’da Çeşme’de Türk Eğitim Vakfı’nın gençleri için sahne alacak.

Kaçırmayın...

   

Müzik sınırları aşan bir dil

Despina Vandi’nin Türk hayranları onun müziğine aşık oldu. İstanbul'daki bir konserinde sahneye çıktığında gözleri doldu. “Türkiye ve Yunanistan arasındaki bu müzik bağı, dostluğun en güzel ifadesidir” demişti. Aslında bu güçlü diyaloğu hisseden birçok sanatçı Despina gibi yorumlar hep yaptı.

Evet; öyledir. Türk ve Yunan halklarının güçlü tarihsel bağları vardır.

Röportajlarından birinde şöyle demişti Vandi;

“Türkiye'deki dinleyicilerim beni her zaman çok mutlu etti. Burada sahne almak, benim için her zaman özel ve heyecan verici. Müzik gerçekten de sınırları aşan bir dil.”

Despina gibi isimler sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda müziğin evrensel dilini konuşan bir barış elçisi gibidir.

Zülfü Livaneli’nin Yunanlı sanatçıları, dostlarıyla yıllardır yaptığı da bu değil midir?

Ve bu büyük sanatçı İzmir’de olacak.

 

Atina yükseliyor İzmir de

daha çok tanınmalı

 

ATİNA sadece tarih ve kültürle değil, aynı zamanda müziğin ve eğlencenin ritmiyle de yaşıyor. Son yıllarda Despina Vandi, Anna Vissi ve Antonis Remos gibi ünlü sanatçılar, Atina’nın eğlence sahnesinin yıldızları olarak parlıyorlar.

Atina’nın müzikholleri sadece müziğin değil, aynı zamanda görkemli sahne şovlarının da merkezi. Bu mekanlarda, her gece adeta bir şölen yaşanır. Despina Vandi’nin enerjik performansları, Anna Vissi’nin güçlü sesi ve Antonis Remos’un duygusal şarkıları, müzikhollerdeki atmosferi büyülü kılar. Bu sanatçılar, Atina’nın gece hayatının kalbinde yer alır ve her biri sahneye çıktığında, izleyicilere unutulmaz anlar yaşatır.

Monastiraki ve Plaka gibi bölgeler, akşam saatlerinden itibaren hareketlenir. Bu bölgelerdeki sokaklarda yürürken, canlı müzik yapan grupların sesleri eşliğinde, tarihi atmosferin içinde kaybolabilirsiniz.

Söylüyorum.

Atina giderek Avrupa’nın buluşma noktalarından biri oluyor.

Bu rüzgar İzmir’e de esmeli.

2024-06-16T06:28:58Z dg43tfdfdgfd