ORTAK TüRK ALFABESI

Gerçek Hayat dergisinin 'Türk Dünyası Özel' sayısında denk gelmiştim; felsefeci Prof. Dr. Teoman Duralı 'Dil şereftir' diyor ve ekliyordu: Türkler tarih boyunca kendi dillerini ihmal etti. Bir vatansever olarak bundan ıstırap çekiyorum.

Geçmiş yıllardan bir sahne... Uluslararası resmi bir toplantıda kürsüye gelen Fransız yetkili konuşmasını İngilizce yapmaya başlayınca bazı kimseler salonu terk etmişti. Sonradan öğrendim ki salondaki Fransızlar, Fransız yetkilinin konuşmasını İngilizce yapmasını protesto etmek için bu tavrı göstermiş.

Anlattığım sahne çeyrek asır öncesine ait...

Fransızlar kültür ve dil milliyetçiliğinde hala aynı güçlü duruşta mıdır bilemem ama merhum Teoman Duralı hocamızın da altını çizdiği üzere biz Türkçemizi koruma konusunda epey savrulmuş bir toplumuz.

Dilimize yapıp ettiklerimizden mustarip olduğunu ifade eden merhum felsefecimiz Duralı'ya göre beşer, dil ile insan olur.

Çünkü düşünceler, dille ete kemiğe bürünür. Dil bu yüzden, kültür mirasıdır. Dilin değişmesi, kültür mirasının da başkalaşması demektir.

Çin Seddi'nden Balkanlara Türkçe'nin taşıyıcısı olan bir milletin fertleriyiz.

Tarih içinde Türk toplumları farklı alfabeler kullandılar.

1917'deki Rus devriminden sonra kurulan Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Türk dünyası ülkelerinde 1930'lu yıllarda Kril alfabesinin kullanılması zorunlu hale getirildi.

Türk devletleri Sovyetlerin dağılmasıyla hürriyetlerine kavuşup müstakil birer devlet oldular.

Bugün gelinen noktada ise 'Ortak Türk alfabesinden (ABC'sinden)' bahsediyoruz.

Türk Akademisi ve Türk Dil Kurumu işbirliğinde 9-11 Eylül'de Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yapılan Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonunun 3. toplantısında 34 harften oluşan 'Ortak Türk Alfabesi' teklifi kabul edildi.

Aslında çok önemli bir gelişmeydi ama gündemimizde daha çok adli vakalar, kısır siyasi çekişmeler, sosyal medya hezeyanları olduğu için 'ortak alfabe' mevzusu üzerinde yeterince durulmadı bile.

Oysa yazının ve edebi birikiminin bir millet üzerindeki etkilerini iyi bilen bir mütefekkir ve dil müdafisi olan İsmail Gaspıralı'nın işaret ettiği 'Dilde, işte, fikirde birlik' şuurunun gerçekleşmesi yolunda atılan mühim bir adımdı ortak alfabe kararı.

Neyse ki işi bilenler, dilbilimciler, kültür çevreleri konuyu önemsedi, heyecan verici buldu.

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem de konuyu değerlendirenler arasındaydı.

Ortak alfabenin hızlıca hayata geçirilmesiyle Türk toplumlarının okuyup anlayacağı kaynak yazımı ve eser veriminin mümkün olacağını düşünüyor Erdem Bey.

'Türkiye alfabesinin 29 harften 34 harfe çıkması, Türk dünyasındaki ortak kelimelerimizin Anadolu'da yeniden canlanmasını sağlayacaktır. Sözlüklerimiz yeniden yazılacak kelime varlığımız nihayet bütün zenginliğiyle ortaya çıkacaktır.' diyor.

Dileyelim ki bilim insanlarımız konu üzerinde çalışmalarını kararlılıkla sürdürür ve Türk devletlerinin tamamından gereken idari desteği bulurlar.

Ve yine dileyelim ki Gaspıralı'nın Doğu Türkistan ile İstanbul arasında dil köprüsü kurma hayali gerçeğe dönüşür. Bugün bu tasavvurun gerçekleşmesi için ilk adım atılmış oldu.

2024-09-19T04:16:50Z dg43tfdfdgfd