‘KABAHAT BIZDE '

1

31 Mart seçiminden sonra, AK Parti'li mahfillerde; en çok 'suçu kendimizde aramalıyız', 'biz önce kendimize bakmalıyız', 'seçimi başkası kazanmadı biz kaybettik', 'kabahati kendimizde aramalıyız' vs. türünden söylemlerde/şikayetlenmelerde bulunuldu haklı olarak;

Meseleye kendi sorumluluğumuzu/görevimizi öne alarak başlamak; çözümü mümkün kılmak ve kendimize çeki düzen vermek açısından büyük kıymete haizdir kuşkusuz...

Biz de 31 Mart'tan bu yana benzer şeyler yazıp söylemeye çalışıyoruz bildiğiniz/gördüğünüz gibi...

Lakin madalyonun bir de öteki yüzü olduğunu unutmamamız gerekiyor.

2

'Kabahat bizde' söylemini ta Tanzimat Fermanına, Osmanlının Avrupa karşısında zihnen mağlubiyeti kabul ettiği döneme kadar götürebiliriz.

'Kabahat bizde'nin o günkü karşılığı; bizim sahip olduklarımızda bir eksiklik var, bizim ilerleyişimize/Batılılaşmamıza İslam değilse de Müslümanlar manidir... şeklindeydi.

Osmanlı'nın bu tepkisi ideolojik bir baskıya karşı savunma refleksinden başka bir şey değildi.

Batı Avrupa, son bir-iki yüzyıldır elde ettiği kazanımlar ve üstünlükler sayesinde başta Osmanlılar olmak üzere bütün dünya halklarına yönelik bir yayılmacı anlayış içine girmişti.

Bu saldırgan Batı'ya karşı koyacak gücümüzün olmayışını içimize kapanarak ve kendimizi suçlayarak telafi etmeye çalışmıştık...

Bu bağlamda, 13 Ekim 2022'de Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Borrell'in AB Diplomasi Akademisi'nde verdiği derste söylediklerini unutmamalıyız.

Mealen ve özetle diyor ki Borrel: 'Biz (Avrupa) bir bahçedir, dünyanın geri kalanı ise cangıl (orman). Bahçe sahipleri/bahçıvanların orman ehlini eğitmek ve yönetmek hakları vardır...'

Demem o ki; 'kabahat bizde' dediğimiz her anda 'bahçıvan'ın müdahalesiyle, emperyalizmin tasallutuyla karşı karşıya kalmaklığımızdan ötürü insiyaki olarak, savunma babında bir şeyler söylemiş, suçu kabullenmiş, suçluyum ama bir sor neden demiş ve içe kapanmışız demektir...

Oysa bize emrolunan ve sabit kadar durmamız gereken; asli sorumluluğumuzu ve insan olmamızla yüklendiğimiz kutsal emaneti muhafaza gayemizi unutmadan, kendimizi hep diri ve uyanık tutarak dışarıdan gelecek her türlü saldırıya karşı dirençli olmaktır...

3

Meselenin bir de 'dış güçler' faslı var.

Dış güçler her daim vardı ve var olacaktır da. Günümüzde sakınmamız gereken dış güçler; Batıcı, modernist, aydınlanmacı, küreselci odaklardır.

Yukarıda da temas edildiği üzre, daha da somutlaştırırsak; en genelde dünya milletlerinin, daha dar çerçevede Müslümanların, özelde Türkiye'nin düşmanları, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere; İngiltere'dir, Fransa'dır, Rusya'dır, Çin'dir vs.

Hal böyleyken; kimi çevrelerin, 'dış güçler' söylemini; kendi kabahatimizi görmezden gelmek olarak yorumlaması;

Borrel'in 'bahçıvan'ına karşı tezler geliştirmemize yönelik bir itirazdan başka bir şey değildir.

Allah bizleri 'vasat bir ümmet' olmaktan ayırmasın... âmin...

2024-06-30T04:11:57Z dg43tfdfdgfd